1932 yılında birinci dünya güzelimiz seçilen Keriman Halis Ece’nin başarısı yalnızca Türkiye’de değil, dünya basınında yer almıştı. Hatta bu muvaffakiyet Atatürk tarafından verilen bir davetle kutlanmış, Keriman Halis’e ‘Ece’ soyadı o vakit Atatürk tarafından verilmi…
1932 yılında birinci dünya güzelimiz seçilen Keriman Halis Ece’nin başarısı yalnızca Türkiye’de değil, dünya basınında yer almıştı. Hatta bu muvaffakiyet Atatürk tarafından verilen bir davetle kutlanmış, Keriman Halis’e ‘Ece’ soyadı o vakit Atatürk tarafından verilmişti. Pekala fakat neden bu muvaffakiyet daha sonra bir kurban kıssasına dönüşecek argümanlar ortasında yer almıştı?
Keriman Halis Ece, ‘Hızır’ isimli yangın söndürme aletlerinin mümessili Tevfik Halis Beyefendi ve Ferhunde Hanım’ın 6 çocuğundan biriydi. Dedesinden kalan mal varlığı ve tüccar olan babası sayesinde varlıklı bir ailenin kızı olarak hayli âlâ bir eğitim aldı.
Çok yeterli piyano çalabiliyor, dikiş dikebiliyor ve Fransızcayı anadili üzere konuşuyordu.
18 yaşındayken arkadaşları şahane varlık yarışına katılmasını tavsiye ettilerse de babası yarışa katılmasına müsaade vermedi.
Bir sonraki yıl müsabakaya katılması gündem olduğunda, devrin ileri gelen edebiyatçılarının da tavsiyesiyle Keriman Halis Ece müsabakaya katıldı.
Yarışa iştirak için verilen ilan şu biçimdeydi; ’16 – 25 yaşlarında evlenmemiş, namuslu kızlar ‘hafif ve balo kıyafetiyle’ yapılacak bu seçime katılabilecek. Kazanamayanların izzet-i nefislerinin rencide edilmemesi için isimleri açıklanmayacaktır.’
Yarışın heyetleri Abdülhak Hamid, Cenap Şahabettin, Vasfi İstek, Yunus Nadi ve Peyami Safa’nın oylarıyla birinci seçildi.
Akabinde da Belçika’daki Türkçe adı Uluslararası Hari̇ka Varlık ve Zarafet Müsabakası olan International Pageant of Pulchritude’de Türkiye’yi temsil etti.
28 ülkenin temsilcisi ortasından Keriman Halis Ece, salondakilerin ‘Vive la Mustafa Kemal’, ‘Vive la Miss Turquie’ tezahüratları ortasında dünya hoşu seçildi.
Merasim sonunda balkona çıkıp selam vereceği sırada salonda hiç Türk bayrağı olmadığı fark edildi.
Babasıyla birlikte atlas bir kumaştan Türk bayrağı yaptı ve böylelikle balkona çıkarak salondakileri selamlayabildi.
Türkiye’ye döndüğünde, Atatürk tarafından Keriman Halis Ece onuruna Makbule Hanım ve Afet İnan’ın da katıldığı bir davet düzenlendi.
Ve bu davette Mustafa Kemal Atatürk, Keriman Halis Ece’ye ‘Ece’ olarak hitap edeceği ile birlikte şunları lisana getirdi: ‘Türk ırkının soylu hoşluğunun hep korunduğunu gösteren dünya hakemlerinin bu Türk çocuğu üzerindeki kararlarından mutluyuz. Ancak Keriman Halis Ece, hepimiz işittiğimiz üzere söylemiştir ki; o, bütün Türk kızlarının en hoşu olduğu argümanında değildir. Bu hoş Türk kızımız, ırkının kendi mevcudiyetinde natürel olarak tecelli ettirdiği hoşluğunu dünyaya, dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini şad ve bahtiyar addetmekte haklıdır. Türk milleti, bu hoş çocuğunu elbet içtenlikle tebrik eder.’
Çeşitli kampanyalarda yer alan Ece’nin başarısı Japonya’da ders kitaplarında Türk bayanının uzun bir süreç içinde erkek egemenliği ve baskısından kurtulması içerikli ‘Keriman Halis Olayı’ olarak yer aldı.
Fakat bir kişi yarıştaki muvaffakiyetin hiç de göründüğü üzere olmadığını, Ece’nin siyasi ve dini nedenlerden ötürü dünya hoşu seçildiğini söyledi.
Halid Turhan Beyefendi, müsabaka liderinin kürsüye geçerek şunları söylediğini argüman etti:
‘Sayın heyet üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 600 yıldır dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren Osmanlı artık bitmiştir. Onu Avrupa Hristiyanları bitirmiştir. Elbette ABD’nin ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Sonuçta bu Hristiyanlığın zaferidir. Müslüman bayanların temsilcisi, Türk hoşu Keriman, mayoyla aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha hoşu varmış, yokmuş bu değerli değil. Bu sene şahane varlık kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir vakitler Fransa’da oynanan dansa müdahale eden Yasal Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyenle önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de, bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceğinin bu türlü olması temennisiyle, Türk hoşunu dünya hoşu olarak seçiyoruz. Ama kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.’
Hatta o denli ki, Avrupa basınında günlerce ‘Osmanlı kızının son hali’ manşetli haberler yer aldı.
Lakin Keriman Halis Ece’den evvel 3 yarışmacı International Pageant of Pulchritude’de Türkiye’yi temsil etmişti esasen.
Yani tez edilen kelamlar söylendiyse de, neden evvelki 3 yılda değil de 1932 yılında söylendi?
Cumhuriyetin dokuzuncu yılında bir Türk bayanının dünya hoşu seçilmesi çokça gündem olmuştu.
Tezler hakikat mu değil mi bilinmez lakin Keriman Halis Ece’nin elde ettiği muvaffakiyet gerçekti. Siz bu husus hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kaynak: Onedio